Etiketler
Bu kez biraz farklı bir durum var blog dostlarım. “Çay Partisi” adında bir etkinlikten bahsedip oyuna davet edeceğim. Normalde daha kısa yazılarımı, şuradan buradan uçuşmalarımdan oluşan karalamalarımı diğer blogda paylaşıyorum biliyorsunuz. Ama bu keyifli etkinliğe daha çok kişinin dahil olabilmesi ümidiyle buraya yazıyorum bu kez.
Bir blog yazarının üç aydır yürüttüğü bir etkinlik bu. Herkesin kendi yazdığını kendisinin okumasından sıkılmış olmalı ki “blog yazarlığı, interaktif olduğunda çok daha keyifli oluyor” mantığından yola çıkarak, daha fazla etkileşim yaratma arzusuyla böyle bir etkinlik başlatmış. Hem sosyalleşilsin hem de herkes blogunu tanıtma fırsatı bulsun istemiş. Bir konu ve belli bir süre veriyor. O konuda paylaşım bekliyor. Örneğin Ekim ayının 1-31 arası fikir paylaşımına açılmış konu “mutluluk”. Herkes bu konuda konuşup kendi görüşünü açıklıyor.
“Soruyu yanıtlamadan önce görgü kurallarını yerine getir” diyor blogun ev sahibi. Onları da şu biçimde toparlamış:
1. “Kendini tanıt, blogunu tanıt ve son yazdığın yazıdan öyle bir bahset ki herkes onu okumak istesin” diyor.
2. “Karış, kaynaş. Başkalarının yorumlarını oku, yanıt yaz, sayfalarını ziyaret et.”
3. “Bu etkinliği sen de blogunda paylaş ki daha fazla etkileşim olsun. Hem farklı fikirlere ulaşarak çeşitliliğin verimine ulaşmış oluruz” diyor.
İşte o yüzden ben de bu fikri sizlerle paylaşıyorum. Haydi biz de bir kerecik oyun oynayalım ve biraz coşturalım şu wordpressin yaz rehavetinden çıkmış suskunluğunu.
“Hafif bir konu seçin ki herkes rahatlasın biraz” dediğini aklımda tutarak ben de diyorum ki, bizim konumuz da “kıyafet” olsun. Alışveriş yapmayı sever misiniz? Giysilerinizi nasıl alırsınız? Ayakkabı gibi tutkunu olduğunuz bir parça var mı? Hayatınızda bir “asla giymem” var mı? Kıyafet konusunda yürekten inandığınız ve başkalarına da söylemek istediğiniz bir görüşünüz var mı? Tarzın ve giysilerin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?
Umarım birçok yeni blogla tanışırız 🙂
Bahsettiğim yazı: “Join In The Fun! Join In The October 2018 Tea Party!“, The Little Mermaid
English Time said:
Ben alışverişi genelde ihtiyacım olduğunda yaparım. Yaptığım zamanda ekonomik olankıyafetleri seçerim. Fakat bazen ucuz etin yahnisi lezzetli olmuyor. Acaba üç kuruştan kaçarken 5 kuruş mu ödüyorum diye düşünmeden edemiyorum.
Özlem Soydan said:
Partiye ilk gelen olduğunuz için teşekkür ederim 🙂
Yahniyi çok severim ve kesinlikle lezzetlisini tercih ederim. Ama ben de ucuz kıyafet taraftarıyım. Özellikle de Antalya’ya taşındığımdan beri 5-6 ayda bir beş liralık bir tişört almak bana yetiyor. Bir elbiseye 180 Euro verebilemiyorum 😀
Burçak Şenler Sınmaz said:
Merhaba! Ben Burçak… İçimdeki Ses adında bir blogum var. Aslında yazacak çok konu olduğunu fark ettim hayatta, ordan burdan yazıyorum ben de. En çok duygulara önem veriyorum yazılarımda. Son yazım, varoluş üzerine… Her an her yerde her durumda varoluştan bahsedebiliriz. Bense evliliklerdeki yok olmayla anlatmak istedim varoluşu. Kıyafet ve giyinme kültürüne gelince, en önemli şeyin aksesuar olduğunu düşünür elbise ya da kıyafeti sade tutup diğer detayları abartırım. Aynı yaşanan olaylar sapsadeyken içimde fırtınalar koparan duygular gibi… Güzel bir fikirmiş Özlem. Sevgilerimle
Özlem Soydan said:
“Sen gittin ya biz çok güzelleştik” demek isterdim 🙂 ama yok yani, bayağı kurudu kaldı buralar. İyi ki Burçak Şenler geldi. Biraz şenlenmek lazım.
Fikri beğenip oyunuma dahil olduğun için teşekkür ederim. Hayatı cesaret ve neşeyle karşılayan bir insan olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
Ayrıca son yazın da çok güzel. Tıpkı sondan önceki yazıların gibi…
100yuzeblog said:
Alış-veriş 😉 kim sevmez ki. Alıcak imkanın, almaya vaktin, aldığında koşulsuz yargılamayacak bir çevren, hesabını sormayacak, ” ya aslında şurda daha ucuzdu, niye onu bunu almadın” demiyecek kimseler varsa, neden sevmeyelim. Kıyafetlerde parfüm gibidir. Her parfüm her tende aynı kokuyu vermez. Biraz da insan eğer gerçekten kıymetli ise üzerinde temiz ve düzenli olan herşey yakışır. Aslında giydiklerin değil, içini doldurdukların kıyafetini asil ve tarz gösteren…
Burçak Şenler Sınmaz said:
Merhaba, ne kadar güzel oldu bu interaktif fikir alışverişi… Size katılıyorum.
Özlem Soydan said:
Harika bir kadınsın Burçak. Çok teşekkür ederim.
赛特 said:
Merhabalar sevgili blogerlar. Ben Sait blogumun adı politikaokulu.com . Adından da anlaşılabileceği üzere odaklandığımız alan Siyaset bilimi. Hemen isminin korkunçluğuna takılmayın aslında güncel siyasetten ayrı olarak bilimsel denemeler, makaleler yazıyoruz. Yazıyoruz diyorum çünkü aslında tek başıma çalışmıyorum. Bir kaç yazar arkadaşımda daha var. Şahsen benim son yazım aslında bir kitap okuma etkinliğinin duyurusuydu. Aylık ve yıllık olarak okuma takvimleri oluşturuyor ve insanlara anlatamadığımız şeyleri keşfetme fırsatı sunuyoruz. Bu aralar sizler için de Antik Yunan’da felsefi faaliyetin nasıl olduğu hakkında upuzun bir yazı serisi hazırlamaktayım. Kıyafet konusuna gelirsek aslında tarihsel süreçte bir çok kez farklılaşmaya uğramış bir insan alışkanlığı. Mesela ilk çağlarda daha çok bir korunma işlevi gören giyinme eylemi insanların soğuk ve doğa şartlarına alışmasını kolaylaştıran bir gereklilik. Daha sonraları ise özellikle orta çağ için diyebiliriz ki; bir tür üstünlük belirteci. Mesela krallar taç giyerler ve bu onların kral olmasının bir nevi nişanıdır. Ama modern çağa doğru geldiğimiz zaman konu tamamen başka bir boyuta taşında artık. Sadece korunmak için ya da toplumsal statümüzü göstermek için giyinmiyoruz üstüne üstün kendimizi bir ifade biçimi olarak giyiniyoruz. Yalnızlığın tavan yaptığı bu çağda artık giyinmek insanların kişisel yaklaşımlarına ve duygularına bir tercüman olmuş. Bu yönüyle hem psikolojik hem de sosyolojik bir yaklaşım getirilebilir hale gelmiş durumda. Giyilen kıyafetler bile bize birikeri hakkında çok şey anlatır. Örneğin bugün Türkiye’de haki yeşil rengi kıyafetler komünizm ile özleştirileniliyor. Haki yeşil giyinmek dünya görüşünü yansıtmanın bir parçası olabiliyor.
Meselenin bir de moda yönü var tabi. Özellikle endüstriyelleşme ile gelen tüketim çılgınlığı bu konusa sanırsam nirvanaya ulaşmış durumda. Her hangi bir cinsiyet, yaş ya da ırk gözetmeksizin bir çok insan kıyafetlere temel yaşamsal ihtiyaçlarının ötesinde para harcama da. Bizden çok daha zor şartlar altında yaşayan orta çağ insanlarına nazaran belki dört kat belki beş kat daha fazla ve çeşitte kıyafetimiz var. Bunun sebebinin tamamen tüketim toplumu olmamızla alakalı olduğuna inanıyorum. Bana gelecek olursak sanırım ben konuya hala ilk çağlarda gibi yaklaşıyorum. Bu nedenle elbise tercihlerimi hanıma bırakmış durumdayım. 🙂
Sevgiyle kalın.
Özlem Soydan said:
Merhaba Sait Bey. ‘Etkileşim’ beklentisi ile bu yazıyı paylaştığım için yorumunuza yanıt veren kişi ben olmayayım istemiştim, ama sanırım bizler, yabancı blog yazarları kadar heyecanla karşılamıyoruz bu tür etkinlikleri 🙂
Çok teşekkür ederim katkılarınız için. Umarım kaliteli yazılarınızdan çokça faydalanan olur.
赛特 said:
Evet maalesef değeri hızlı tüketilebilen bilgiden yana harcıyoruz. Ben de güzel temenniniz için teşekkür ederim. 🙂
yazinibugunyaz said:
Çok sık alıveriş yapan bir insan degilim özellikle giyim gibi bir bölüme cok buyuk paralar yatirmam. Cunku bana gereksiz harcama geliyor tabiki ihtiyacim olan seyi gidip aliyorum ama bir tshort’un on renginin alinmasi fikri midemi bulandiriyo acikcasi on renk alana kadar on tane kitap yada kırtasiye alışverişi yaparim en azindan bir birikimim olur diye düşünüyorum en müsait olduğum zamanda da kendi blogumda bende bi kitap şenliği altında bi konu secip o konu hakkinda konusabilir bu akimi devam ettirebilirim yazınız icin cok teşekkürler😊
Özlem Soydan said:
Ooo ne güzel olur Kozzmos! (isminizi bulamadım, kusura bakmayın) Fikri aldığım bayan bunu her ayın ilk günü yapıyor ve bu karşılıklı yazışmalar bir ay sürüyor. Bana hâlâ oradan gelenler oluyor mesela. Yazılarımı Google Translate ile okumaya çalışıyorlar filan 🙂
Ben bunu her ay yapamam tabii. Bu ilkti ve sondu. Hatta benim için bayağı bir ilkti. Pek yapmadığım bir şey ama heyecanlandım birden.
Dolayısıyla sizin bunu yapmak istemeniz ekstra hoşuma gitti. Belki biz de böyle bir akım başlatabiliriz. Ben sizi challenge etmiş olayım mesela, siz de yazıdan sonra topu başkasına atın 😀 Anlaşılan, içimdeki oyuncu acıkmış yine 😀
Alışveriş konusunda da size tamamen katılıyorum.
Ben de çok teşekkür ederim. Gelişinizle heyecan kattınız wordpress dünyasına.
yazinibugunyaz said:
Bugün olusacak olan içeriğim bu olsun o zaman ve bugunun tarihini kaydedip birdahaki aya ayni gun yine farkli bir konuyla wordpresste bir blog toplulugu olusturup hem içerik olarak güzel fikirler sunup hemde güzel dostluklar güzel konular üretmiş oluruz bende bugun bunun icin bi konu belirleyip altina challange’a katilmasi icin baska bir blog ekliycem bu sekilde her ay surec devam bu blog icin o kadar uzun zaman dusundumki instagramda takip ettigim bir sayfa sayesinde kendimi toplayip onun sayesinde yazmaya basladim kendisininde burada oldukça güzel yazilari mevcut insan be olursa olsun uretmeli diye dusunuyorum sevgilerle😊
Özlem Soydan said:
Çok da iyi yapmışsınız gelmekle 🙂
Mecra bol. Herkes kendine yakın bulduğunu sevdi ve tutundu. Ben de Instagram’a bir anlam veremedim hâlâ ama görüyorum çok da güzel kullanan insanlar olduğunu.
Size kolay gelsin diyorum o zaman. Umarım bu yazıya gelenden çok daha fazla katılımcınız olur. Beklentim çok yüksekti benim nitekim. Zararı yok. Bir kişiye bile faydası olmuşsa mutlu olurum.
Yazınızda görüşmek üzere.
Özlem Soydan said:
Instagramda takip ettiğiniz güzel yazan kişiyi öğrenmemizin bir sakıncası var mı bu arada?
yazinibugunyaz said:
Tabi link’i birakiyorum
Keyifle okursunuz umarim
yazinibugunyaz said:
Keyifli okumalar😊
Özlem Soydan said:
Hmm.. tanıştım kendisiyle. Gerçekten güzel. Teşekkür ederim. 🙂
yazinibugunyaz said:
Bir şey degil ben kendisiyle daha yeni tanistim gercekten guzel yazilari var 😊
Geri bildirim: SPOR ZAMANI – KOZZMOS'UN BLOGU
Turk Az said:
Selam özlem
Turk Az said:
http://www.turkaz.net benim sayfam da yazı yazar mısınız
Turk Az said:
Editör olarak