Etiketler

, , , , , , , , , , ,

Dün, son derece kaliteli bir gün geçirerek kendimi çok özel hissettim. Fütüristler Derneği’nin düzenlediği Gelecek Bayramı kutlamalarına katıldım! Hem de 3840 kişiyle birlikte! Tabii ki online idi günümüzde gerçekleştirilen her şey gibi, ama o kadar değerli konuklar dinledim, öyle yeni konular öğrendim ki katkısı paha biçilmezdi. Konu başlıklarına bakınız:

“Geleceğe Doğru Yol Ayrımı: Yapay Zeka”
“Büyük Veri Dünyayı Nasıl Yönetecek?”
“Tarım ve Gelecek Ekseninde İklim Değişimlerinin Gıda Güvenliğinin Geleceği Üzerindeki Etkileri”
“Ölümün Ölümü: Ölümsüzlüğün Bilimsel Olasılığı”
“Gezegenin Uygarlık Atlası, Türkiye’nin Koordinatları”
“Gelecek de Şimdide”
“Gelecek misin?”
“Ispanağın Geleceği”
“Geçmiş Pandemileri Anlamak Neden Önemli?”
“Uzay Geleceği”
“Belirsiz Geleceğimiz”
“GEN Kolejinde Futureteen Olmak”
“Güvenli Bir İklimi Geri Yükleme-Evet, Yapılabilir. Nasıl Yapılır?”

Yaklaşık sekiz saat süren etkinlik boyunca çok önemli bilgiler ve muhteşem fikirler havada uçuştu. Nesnelerin Interneti kavramını öğrendim örneğin. Sen hakkında bir şey öğrenilmesin uğraşısıyla kendini paylaşımlara kapamaya çalışsan da bindiğin uçakla bile bilgi yayıyorsun. Aslında hepimizin büyük verinin bir parçası olduğumuz söylendi.

Göçebe, Taş, Endüstri Devri, Enformasyon, Bilgi Devri derken, gelmekte olan Bilgelik Devrinde ortalıklarda olacak avatarları dinlemek de zevkliydi. Yeni okuryazarlık türlerini fark etmek de. Mesleği uzay mimarlığı olan hanımefendinin anlattığı projeleri dinlemek de. Nöromodülasyon heyecanını görmek de. Dr Jose Cordeiro’nun, bırakın şunu-bunu, en büyük hastalık yaşlanmaktır (aging) gibi aşırı ciddi ve sıkıntlı bir cümleyi söylerken tatlılaşan yüzüne gülümsemek bile zevkliydi.

Herb Simmens’in, dünyanın şu anki durumuna bakarak geleceğini yorumlarken kullandığı “WHAT A MESS!” başlıklı slayt oldukça üzücüydü elbet ama Simmens umutlu. İklim sorunu için uzlaşılırsa hâlâ bir şeyler yapılabilir diyor. Fakat öyle bir liste yapmış ki Simmens, insan onun kadar iyi niyetli olamıyor. Dört bir tarafta kontrolsüz yangınlar, kıtlık, kuraklık, sıcaklık, şiddetli fırtınalar, ölen okyanuslar, karbondioksit işini bırakacak ağaçlar… Emisyon, iklim, karbon, kutuplar, metan! Aaaaa! (What a mess: Ne bu dağınıklık! Buranın hâli ne? Bu ne karışıklık! Bu ne pislik!)

Kendisinin “A Climate Vocabulary of the Future” adında bir kitabı varmış zaten. Dolayısıyla onun kullandığı her sözcüğü aktarabilmem olanaksız. Ama örneğin karbonoskopi fikrine bayıldım (ki bunu, kolonoskopiden yola çıkarak anlattı). Bir de şu resimde gördüğünüz karbondioksit temizleme aparatına! (Direct air capture by Climeworks)

İngilizlerin üç Başbakanının Bilim Danışmanlığını yapmış olan Sir David King, önümüzdeki 10 yılda yapacaklarımızın, sonraki 10.000 yılın geleceğini belirleyeceğini söylemiş.  (Time is no longer on our side. What we continue to do, what we do that is new, and what we plan to do over the next 10 to 12 years will determine the future of humanity for the next 10,000)

Japonlar gibi Yalnızlık Bakanlığımız yok ama keşke bir Gelecek Bakanlığı kursak. Bakan olarak oyumu şimdiden Kıymetli Ufuk Tarhan’a veriyorum! Bütün bu güzel işlerin mimarına.

Houston Üniversitesi’nden Gelecek Çalışmaları ve Öngörüsü Profesörü ve Teach the Future Organizasyonunun kurucusu Peter Bishop’ı dinlemek bir öğretmen olarak oldukça yaralayıcıydı. “Smart World” kitabında Richard Ogle’ın sözlerini aktardı. Ogle, batı dünyasında eğitimin iki ana prensibe dayandığını, bunların da rasyonel (ussal, mantıklı) düşünme ve halihazırda var olan bilgiden ibaret olduğunu söylemiş. Yani geleneksel öğrenme, geriye bakmaktadır demiş. Ancak bu kadar köklü değişimlerin yaşandığı bir dünyada ihtiyaç duyulan hayal gücü ve inovasyon gibi kavramlar sebebiyle öğrenme eylemi de ileriye doğru bakmalıdır.  (Western education is based on two fundamental principles… rational thinking and content of knowledge that already exists… and, by definition, traditional learning looks backward. In a world of radical change, imagination, intuition, insight and innovation are required… and, by definition, learning looks forward)

Düşündürücü ve acı… Ümit veren kısım ise tabii ki bunları anlatan profesörümüz Peter Bishop’ın ve Teach the Future’un dünyanın çeşitli ülkelerinden eğitimcilerle çalışarak bir değişim yaratmaya çabalaması. Örneğin, yine bu konferansta tanıma şansına erdiğim GEN Koleji bunlardan biri. “Birlikte Geleceğiz” diyen GEN Kolejinin en sevdiğim yanı Gelecek Bilgisi dersinin olması! Konuşmayı yapan Bayan Sevinç Erşen, öğrenenlere “şunu yaparsan gelecekte senin için daha iyi olur” denmesine gerek kalmadan, kendileri için neyin iyi olduğunu algılayıp bu doğrultuda çalışmalar yürütmelerinin hedeflendiğini belirtti, kendi cümlelerimle özetlemem gerekirse. Okulun sitesinden alacak olursam da: “GEN Gelecek Nesiller Koleji öğrencilerine sunduğu Gelecek Bilgisi dersi ile, öğrencilerinin erken yaşta ‘Geleceği Uzgörme ve Tasarlama’ becerisi kazanmasını hedefliyor.” Geleceği düşünebilen bugününü de daha kıymet vererek yaşar. GEN Future Lab’de gelecek senaryoları hazırlanıyormuş. Eğitim programı, kitaplar ve eğitmen eğitimi ise bu yukarıda bahsettiğim bey ve kurum tarafından sağlanıyormuş. “Futures Thinking Playbook” adında nefis bir kitap öğrendim ayrıca.

Onüç konu başlığı, onbeş konuşmacıyla nasıl bir boyut atlamışlık hissettiğimi tahmin edersiniz. Özellikle de yaptığımız tek şeyin, yasağa odaklı bir planlamayla gün tüketmek olduğu sıkıntısından ve Clubhouselarda kaçış arayan ülke gündemi saçmalığından kıvranmaktan kolay kurtulamadığım şu son günlerde kendimi yeniden insan hissetmemi, yine önemli konulara kafa yorabilmemi, geleceği düşünmemi sağladılar. GEN okullarının pırıl pırıl öğrenme ortamı fikirleriyle içim umutla doldu. Uzun zaman sonra yeniden eğitimci yüreğimi hissettim, gözümdeki yaşları tutamadım…

Katılımcılardan gelen bir mesajla, yabani atları evcilleştirebildiğimiz ama yapay zekayı (ya da robot mu dedi, anımsamıyorum) evcilleşterememekten korkup korkmadığımız soruldu. Konuşmacı da onlardan değil, insandan korkamızın daha doğru olacağını ifade etti. Plastik Cerrahinin de zamanında sadece sağlık nedeniyle ortaya çıkmış bir yenilik olduğunu ama günümüzde kişilerin kendinden duyduğu memnuniyetsizlik sonucu garip bir noktaya taşındığını yumuşacık sözleriyle açıkladı. İnsanın nasıl kullanmayı seçtiğine bağlı. Sonuç olarak insanlar gelişmelerden korksa da hepsini de yaşamına katmaya son sürat devam ediyorlar. Karşı çıktığımız her şeyi ilk deneyenlerden oluyoruz.

Her yönden sürekli korkutulduğumuz bu ilginç yılların sona ermesini bekleyemeyeceğimiz kadar kıymetli bu dünya. Yaşamdan, yaşananlardan ve yaşanabilme olasılığı olanlardan değil, bu günleri yaşayamadan tüketmiş olmaktan korkmayı seçiyorum… Anda kal diye diye anda kalakalmaktan korkup fütursuzca fütürist olmaya niyet ediyorum!

*************************

https://climeworks.com/news/recent-investment-in-climeworks-has-been-boosted-from 

@futuristufuk

@FuturistlerDern

futurizm.org