Çözüm bulmak istediğim ama kendi fikrimle yetinemediğim zamanlar oluyor bazen. Farklı bakış açılarına ihtiyaç duyuyorum. Konuyu açıp görüş bekliyorum yakınlardan.
Çok büyük bir sıkıntım olduğundan değil, önemsediğim ama çözümsüz kalmış bir durumu, bir gelişme fırsatına dönüştürmek istediğimden. Bir sorundan yola çıkarak gelişim yaratmak istediğim için.
Genelde, böyle bir durumda karşılaştığım tepki üzücü olduğu kadar ümitsizliğe de salıyor beni. Sorunluyum diye üzülüyorlar sadece. “Takma” gibi yanıtlar geliyor. Belli ki garip şeyleri kafama taktığımı düşünüyorlar. Ya da daha facia bir şekilde, konuyu değiştiriveriyorlar. Dertlendiğim konunun hiç de umursanmadığını anlıyorum o vakit. Ben bir sıkıntıyı fırsata dönüştürmeye çabalarken bilmemkim hanımın kocasını dinlemek durumunda bırakılıyorum. “Zerre kadar umurumda değil alemin ilişkisi” diye bağırmak istiyorum, ama yapmıyorum tabii. Birkaç kere daha deniyorum ve en nihayetinde düşüncelerimi de alıp oradan uzaklaşıyorum.
Örneğin, gençlerin kültürel gelişimine katkıda bulunmak istiyorum. 46 yılda edindiğim birikimi güzel yavrularımıza aktararak birkaç gencin vizyonunu genişletme sürecine katkıda bulunabilmeyi diliyorum. Seçimlerine yardımcı olup öneride bulunmak, kaçırılmaması gereken kültürel etkinliklere götürmek, bulunamayan tiyatro paralarını dert olmaktan çıkarmak. Kitaplığımı açmak. Kahve içip sohbet etmek. Sorgulamalarını yüreklendirmek. Ama bunu herhangi bir partiye mâl olmuş bir grubun çatısı altında gerçekleştirmek istemiyorum, derdim ideolojik olmadığı için. Öte yandan yanlış anlamayla dadanabilecek herhangi bir aile üyesinden de ürküyorum elimde olmadan. Ya da daha da berbat yakıştırmalardan. Bundan korkma ve fikir kıtlığı nedenleriyle bu sevdadan vazgeçesim de gelmiyor ama. Soruyorum sağa sola “Sizce ne yapılabilir? Nasıl destek olabiliriz geleceğin şekillenmesine?” Yanıt yok. O kadar kolay değil yanıtı, biliyorum. O sebeple başkalarına soruyorum zaten. En azından dinlendiğimi ve birazcık olsun üzerinde düşünüldüğünü görebilmek istiyorum sadece.
Doğan Cüceloğlu’nun sözleri geliyor aklıma: “Ve şunu anladım ki, insanların bana yapabilecekleri tek şey, acımak. Anlamak pek yetkinlikleri içine girmiyor. Ondan dolayı da acınacak bir insan olmamayı kafama koydum.” (Damdan Düşen Psikolog, s.338)
“‘Doğan,’ dedim, ‘benim sevgili ağabeylerim filan öyle bir bilinçte ki, şu anda oynayan film senden çok daha önemli.’ O zaman, paylaşmamayı öğrendim.”
Yani bilmemkim hanımın kocası… Anlatmaktan vazgeçiyorum ben de. Etrafımdaki kimselerin benden farklı bir fikirle beni besleyememesinin bende yarattığı fakirliğe içerliyorum.
Derken, Cüceloğlu’nun aynı kitabında, otuzlu yaşlarında başından geçen Amerika maceralarını anlatırken dile getirdiği bir anı geliyor hatırıma. Çok iyi anlaştığı bir Amerikalının 4-5 görüşmeden sonra artık aramamaya başladığını anlatıyor iletişim duayenimiz. Kendisine gidip “sen bana gücendin mi de beni aramıyorsun” demiş. Aldığı yanıt: “Senle ben çok benzer düşünüyoruz, onun için.” Ilk kez o zaman anlamış Doğan Bey, Amerika’da insanların benzer düşüneni değil farklı düşüneni aradığını. Yaratıcılığın ortaya çıkması için eleştiri istediğini. Araştırma yapmak için bir problem gerektiğini ve o problemi bulmak için de farklı düşünenlerle konuşmak gerektiğini. (ss.200-202)
Sayın Cüceloğlu zaten kendisini çok geliştirmiş bir insan. Ben de naçizane şu an erdiğim bilinç düzeyini, gençlik yıllarımda edindiğim dostların benden çok çok başka bakış açılarına veriyorum. Yirmi yaşındayken bile, büyük bir keşif yaptığım hissiyle koşup sohbet ettiğim dostum, görüşümün ne kadar kabul edilemez olduğuna dikkat çekip tartışmaya davet ederdi beni mesela. Geleneklerimizde olduğu üzere, küstüğüm çok olmuştur. Ama sonrasında, kendimle kaldığımda anlamışımdır söylenenlerin ne anlama geldiğini. Onlar olmasa gelişemezdim. Sadece kitap okumakla, yalnızca gezmekle gelişim olmaz. Dostlarınızla sürekli aynı frekansta yayın yapar, cızırtısız kalırsanız en keyifli müzikten mahrum kalır, vasatı yaşarsınız.
Ben de cızırtımı yitirmişim belli ki. O cızırtıyı bulmadan kimseyle konuşmamalı ki, iletişim psikolojisinin önemli ismi Cüceloğlu’nun dediği gibi, kendisine sürekli acınılan bir insan olmayayım.
Farklı fikirlere ihtiyacımızın olduğunu gösteriyor bu yazı. Kaleminize sağlık
Teşekkür ederim.
Okurken istemsiz olarak karşılıklı oturup bir kitabı tartışıp, yorumladığımızı hayal ettim sizinle! Ne güzel düşünüyorsunuz gerçekten ama dediğiniz gibi cevabı o kadar basit değil sorunuzun. Kolaylıklar diliyorum🙏
Harika olurdu!
Teşekkür ederim 🙂
Ne kadar isterdim yakın noktalarda oturmayı ve oğlumuzun sizinle keyifli kültürel etkinlikler yapmasını! Ergenlerin aileleri ile ilişkilerini biliyorsunuz; onlarla bir program yapmaya çalıştığımızda sürekli önümüze engellerle geliyorlar. Hep bir mânileri oluyor 🙂 Ama sevdikleri, değer verdikleri bir ağabey veya abla olursa, onlara bize davrandıkları gibi davranmaktan çekiniyorlar.
Faydalı aktiviteler yapmaya zorlandıklarını hissettirmeden onlara kabul ettirmeli bazı programları. Ucunda bir havuç sunarak; belki bir basket maçı bileti, sevdikleri bir sanatçının konserine bilet, vs. Önce eş dost çocuklarından başlamak lazım belki de…
Cızırtınızı en yakın zamanda bulmanız dileğiyle…
Sevgilerimle…
Ah çok teşekkür ederim Peyman Hanım. Çok isterdim sizin gibi güzel ailelerin çocuklarına ablalık yapabilmek. Muhteşem olurdu elbet. Bunun yanı sıra, ihtiyaç sahibi gençlere kendimce bir imkan sunabilmek aslında istediğim.
Tekrar teşekkür ederim. Özlemişim yorumlarınızın cızırtısını 😀
Önerinizi de her zamanki gibi dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz.
Sevgiler…
Tabii ki öncelikle ihtiyaç sahibi gençler, cızırtınızı kaynağını gayet iyi anladım. Ergeniyle uzlaşma konusunda zaman zaman sorun yaşayan bir ebeveyn olarak kendi maruzatimi dile getirmiştim:)
Biraz kafa yorayım bu konuda :))
Bilmem mi ergen dünyasını … ve hatta onların anneleri dünyasını … Ben de sizin oralardan yükselen cızırtıyı çok yürekten hissettim Canım Peyman Hanım 🙂 Çok isterdim bir faydam dokunabilsin. Oldukça zor konudur nitekim.
Farklı fikirlerinize de her zaman açığım. Ben de bir süredir sürekli bunu düşünüyorum. Bugün de aklıma bazı fikirler geldi. Datça’dayım şu an. Antalya’ya dönünce bir bakacağım duruma. Siz bilirsiniz eski dost, geçen yıllarda da yazmıştım başka bireylere nasıl yardım edebilecegimizin yollarını aradığıma dair yazılar. Bu kez buraya takıldım daha çok. Yaşananlar şekillendiriyor elbet. Ama bir yandan da hem Doğan Bey’in Silifke’nin bir köyünden çıkıp bugünlere ulaşmasının öyküsü etkili oldu (kitap çok güzel) hem de İzmir’de bir grup kadının üniversite gençleri üzerinde yürüttüğü bu tür bir çalışmayı okumak.
Yazışarak yardımcı olabileceğim bir konu varsa bana her zaman özelden yazabilirsiniz bu arada. Elimden geleni yaparım.
Çok tatlısınız Özlem Hanım:)) Sizler gibi duyarlı, paylaşımcı, iyiliklerle dolu dostlarla yazışmak, bir şekilde iletişim kurmak, umutlarımı güçlendiriyor. Çok teşekkür ederim yardım davetiyeniz için. Siz fikirlerinizden, bilgilerinizden beslenmek bizleri mutlu eder. Dilerim hep birlikte yapıcı fikirler üretiriz projeniz için.
Görüşmek dileğiyle…
Utandım … Çok incesiniz.
Estağfurullah 😊
Hocam selamlar yazılarınızı okuyorum .Herzamanki gibi harikasınız.Bende bu arada yaklaşık 5 aydır raporluyum.Annem ve Babam her ikiside hastalar onların yanında onlara bakıyorum.Allah beterinden saklasın yaşlılık zor. Zor oluyor tabi bu arada benimde farklı fikirlere ihtiyacım var ,ama bilemiyorum kardeşler arasında paylaşım zor oluyor her zaman yük mü fedakarlıkmı birinin üstüne kalıyor .Hayırlısı olsun.Bu vesile ile size Anadolu’nun soguk kasabasından selam ve saygılarımı sunarım.
Ah Şenol Bey çok üzüldüm… Allah şifalar versin. Size de kolaylıklar dilerim. Zor tabii, çok zor… Sizin gibi duyarlı insanlar için daha da zor.. Baksanıza, bu kadar sıkıntınızın arasında beni bile ihmal etmiyorsunuz. Herkes aynı hassasiyeti göstermez elbette. Çok çok teşekkür ederim… Selamlar soğuk kasabanın sıcak insanlarına.
hocam söyle bir olay var; mektuplaşma, maalesef onun da online var letmess olması lazım bilmiyorum. ya da wordpress kullanıcıları olarak tartışma yaratacak konular bulup olabilir. blog sözlük tavsiye ederim.
Tamam, teşekkür ederim.
Özlem biliyorsun benzer hislerle çocuklara ulaşmaya çalışıyordum. Kendime bulduğum yol kütüphane oldu. Şimdi haftada 3 gün atölyeler düzenliyorum. Onlarca güzel insanla tanıştım. Gönüllü insanlar senin gibi. Çocuklarla onları buluşturuyorum. Neden böyle bir mecra yaratmiyorsun? Bir nojtadan çıkış yapar, yolun eğimine göre akar çoğalırsın. İngilizce der, sohbetle, filmle kocaman bir dünya yaratırsın.
Ha bu arada farklı fikirler eyvallah, pek güzel harbiden. Ama aynı fikirli olmak da bizim gibi cesaret yoksunu toplumlarda elzem. Biri birine yaparsın demeden yapamayacak insan olmak üzere yetiştirilen bir toplumuz malum eğitim sistemi nedeniyle. İşte aynı fikirli insanlardır bazı anlarda insanda yapabilirim duygusunu oluşturan. Ve gördüm ki insan yaparken daha çok öğreniyor, serpiliyor. Sezar’ın hakkı Sezar’a yani 😉
Öperim cızırtının detone akordundan yayılan o rengahenk sesi.
Haha cızırtılı deli 🙂
Canım arkadaşım, yolculuğunu izliyorum ve karşılaştığın fırsatlara çok da seviniyorum. Senin çaban çok değerli muhakkak ki, ama durumun bu şekilde şekillenmiş olmasında Ayvalık’ın nispeten küçük olmasının da bir etkisi var elbet. Ya da daha rafine olmasının diyelim. Datça’da yapmaya kalksam daha da farklı olurdu durum örneğin, bunu sezebiliyorum. Tabii bunları söyleyip de oturuyor, hiçbir çaba harcamıyor değilim. Bir sürü bir şey yapıyorum uygun ortamlar oluşturabilmek için. Kütüphaneler, kitabevleri, kültür ve sanat merkezleri de bunun parçası. Oluşuyor yavaş yavaş. Başlangıçta lüzumsuzca yaratılan gecikmeler sebebiyle fazla uzadı süreç. Ama olacak. Ben sadece sürekli kendi sesini duyduğum için başka seslere ihtiyaç duyup da danıştım sizlere de. Bak ne güzel, herkes bir şeyler diyor her seferinde. Çok mutlu oluyorum, notlarımı alıyorum, yeni planlarımı o doğrultuda yapıyorum. Dönüşte bayağı bir iş görünüyor bana sayenizde 🙂
Burası üniversiteleri de olan büyücek bir yer. Her şeyden var ve herkes bir yerleri tutmuş da bazı şeyler de biraz yanlış olmuş 🙂 Deneye deneye bulacağız elbet.
Söylediklerin bana çok güzel fikirler veriyor cızırtısının ardından muhteşem cıvıltısını duyduğum kadın. Teşekkür ederim.
Bu arada, aynı görüşte insan aramamızı korku kültürüne veriyor zaten Cüceloğlu da, daha birçok şeyi ona bağladığı gibi 🙂
😘
Paylaşımlarınız çok güzel benim web sitemde editörlük yapar mısınız
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Ancak bu ara çok fazla mobil haldeyim ve düzenli olarak hiçbir şey yapamıyorum. Baksanıza, yorumunuzla bile anca ilgilenebildim. Tekrar teşekkürler ilginiz için. Hayırlı olsun yeni web sayfanız. Umarım mutluluklar getirir size ve okurlarınıza. 🙂
http://www.turkaz.net
İnsanları doğruluk ve güzel ahlakta buluşturan Efendimizin dünyayı şereflendirdiği bu kutlu günde dualarımızın kabul olmasını diliyorum.
#MevlidKandili’miz mübarek olsun🌹🌹🌹🙏🙏
Yazılarını okurken sanki sınavda Türkçe paragraf sorusu okuyormuş gibi hissediyorum. Severim o paragrafları içimi sakinleştirir hep. Anlatmak istediğine gelince ise çok şey var söylenecek aslında. Yıkamadığımız duvarlar var bu topraklarda. Eleştirileceğimizi düşündüğümüz için kaçındığımız öylesine çok şey var ki.. Belkide çağ sorunudur bu. İyiyi yapmak, doğruyu düşünmek ve anlatmak suç olmuştur kim bilir… Saygılarımla
İyi bir şey söylediğinizi düşünerek teşekkür ederim efenim 😀 Paragraf sorusu filan yani 🙂 Ben de severim bu arada, Türkçesi de İngiliccesi de hoşuma gider, bulmaca gibi gelir o sorular. Dil ile matematiğin buluştuğu yerdir belki orası. Yazar burada ne demek istemiş? Yazar da emin değildir aslında birçok zaman 😉
Eleştirileceğimizi düşünmenin yarattığı korku konusu benim de baş düşmanlarımdan. Ne kadar cesur olduğuyla övünmekle birlikte korku kültürüyle bezenmiş bir toplum olmanın götürüsü. Elimden geldiğince yazılarımda buna da yer vermeye çalışıyorum. Nereye ne kadar dokunabiliyorsam artık…
Yoksunuz ne zamandır? Yazılarınız özlendi Onur Bey, bilesiniz.
Bir an Çalıkuşu gibi hayal ettim sizi Özlem hocam 🙂 Orada da kasabalılar hiç anlamazlardı ya Feride’yi, ama Feride yine de vazgeçmezdi.
Bence bu blog bile niyetinizin bir göstergesi, bazen yeni fikirler değil sadece zaman gerekiyor. Siz bakınmaktan vazgeçmeyin, önünüze illa bir mecra çıkacaktır diye düşünüyorum. Bu aralar ben de öğretmenlik üzerine çok düşünür oldum. Evet, insanlara yardım etmeyi ve öğretmeyi çok seviyorum, ama bunu bir sınıfın içine sıkışmış, aile ya da toplum baskısından dolayı okula gelen öğrencilerle ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum. Sanki daha bireysel, birebir ilgilenmek istiyorum gençlerle. Hatta sosyal hizmet ya da danışmanlık alanında master yapıp oralara mı kaysam diye bile düşünmüyor değilim. Bakalım hayat neler çıkaracak karşımıza 🙂
Haha! Benzetmenin güzelliğine… Blogum ve düşüncelerime dair güzel sözleriniz için de çok çok teşekkür ederim. Anlaşılmak güzel şey. Zaten kendi yaşamınıza dair sorgulamaya yer veren sözlerinizden de anlıyorum ki konu hakkındaki hislerimiz birbirine çok yakın. Ben bakınmaya, her yere atlamaya ve sağa sola danışmaya devam ediyorum. Bugün okuduğum bir kitap şöyle diyordu: En değerli fikirler aniden belirirler. Konu üzerinde uzun zaman yoğunlaşmış olursunuz ama asıl aradığınız cevap, kendinizi rahat bırakıp hafif işlerle uğraştığınızda geliverir.
Lütfen siz de düşüncelerinizi yeşertmek için sulamaya devam edin. Yeni yollara çıkmak için harika bir yaş 30. Yaş gününüz de çok kutlu olsun ❤ Sevgiler…
”Etrafımdaki kimselerin benden farklı bir fikirle beni besleyememesinin bende yarattığı fakirliğe içerliyorum.” cümlesi konuyu özetliyor aslında.Ne de güzel anlatmışsınız.Günümüz insanı sürü de kalmayı daha güvenli bulduğu ve dışlanmaktan korktuğu için bir sürü yerde tek ses hakim.Halbuki bizi geliştirecek olan farklı fikirler ve bu fikirlere empati kurma yeteneği.Ben de sizin gibi arkadaşlık ilişklilerimde boş dedikodularla vakit harcamaktansa,insanlara ,hayvanlara ve içinde yaşadığım topluma nasıl faydalı olabilirimin derdindeyim.Etrafımızın bizim gelişimimize katkı sağlayacak insanlarla çevrilmesi dileğiyle.Sevgiyle kalın.
Ziyaretiniz beni mutlu etti. Çok teşekkür ederim Sevgili Uykusuz. İnsan sevgisi ve evrene hizmet etme isteği yüz güzelliği olarak ışık ışık yansıyan kişilerdensiniz. Yüreğinizden süzülen sıcacık dileklerinize sonuna kadar katılıyorum. Muhteşem insanlarla yaptığınız dopdolu sohbetlerin büyüsüyle ve dilediğiniz ereklere ulaşmanın heyecanıyla uykusuz kaldığınız geceleriniz olsun uykusuzunnotları 🙂 ❤